EFENDISIZ SANAT: SIIR (Istanbul, 2012)
Tiren Denizi tuzdan bir kodes
Çürüyen bir ceset
Bir hayvanın uykusunda
Uyandrırımayı bekleyn
Kayaların burgusu
Ve kırılmış beli
Harikülade bir olayın
Geçiyor hahilin yamacından
Hayvansa soğuk havanın sarhoşu
Azizler dikildi, sanki birer karabatak
Kafilenin ӧnderleri
Beklerler, gagaları açık
Denizin sesini duymayı
Buram buram kokarken yaz dӧnümü
Karayelin ensesinde uzanan kuşlar
Kanatlarının tüyleri tek tek solmuş
Acı tuz ormanında uzanırken
Bir yanda Eolya uçurumundaki rüzgarin sükuneti,
Bir yanda gümbür gümbür hücum borusu
Çamurdan mabetlerin üzerinde
Ve tuzlu gümüşün madeninde
Tüccar gemileri dururken tarların sığınaklarında
Çeviri: Necati Aykut Baytar
Gӧrdüm onum hyatla nasıl oynadığını,
Ve de izledim çelimsiz ruhunun,
Bir yumak olup keşfetmesini,
Dünyanın dӧrt bir bucağını,
Ve de evrenin kıpkızıl kucağını.
Gittin bir gün, sessiz sedasız,
Aşıp ufukları birkaç adımla,
keyifli keyfli, uzaklaştın umarsız
Yakarak kalbimi anılarınla.
Gittin, beş parasız,
Sırtında eskilerden kalma bir ceket
Başın ӧne eğik ve dilinde bir türkü.
Ama biliyorum dӧneceksin,
Ellerinde, ıslığınla yazdığın yalnız bir ӧykü.
Huzurluyum artık,
Sessizliğinle yoğurduğum gün ışıgı
Vuruyor yüzüme.
Hatırlıyorum, muhabbet ediyorken sensizlikle;
Kardeşliğimizin sesi yankılanıyor zihnimde.
Sen gӧremediğim gӧzlersin şimdi.
Sevginin nefret ile karişmış halisin,
Sen dünyanın en yüksek dağlarına taç yapılmış,
Sapasağlam bir kale ama aynı zamanda
En alçak ovalarda yüzüstü bırakılmış,
Damsız bir kulübesin.
Çeviri: Şahin Yaldız
Cephede, maden lambarının ışığı altında açtiklarında telgrafı,
Askerlerin kürek sesleriydi duyulan.
Meçhul bir akıbet
Dikenli teller gibi
Kol gezmekte ülkede
Kalaylı karavana kapları ve sarımsak kokuları arasında
Maria, kafamızın içindeki bu mezbele
Kapişan hayvanlarındır.
Ve sırtımıza kӧstebekler tünemiş.
Kalbini ver bana
Kalbini ver de taşıyayım ellerimle toprak gibi
Yanına vardığım bu tehlikeli zamanda
Maria, adımı zikretmekten hiç vazgeçme
Ben ӧlünce bile bırakma ellerimi
Sana ait olan isimler deryasında
Yalnız sen biliyorsun adımı Maria çünkü benim adımır
Boğazındaki düğüm, akıntıda boğulan bir adam gibi
B eyaz
Bembeyaz teninde boğulmuş kıyıya vurmuş.
Ölümden sonar bile,
Bu gece, ben kor halinde yanarken,
Adımı sӧyle Maria,
Tüm varlığınla.
Çeviri:Elif Irem Koç
Lascia un Commento
Vuoi partecipare alla discussione?Sentitevi liberi di contribuire!